Mitolojik Hikayelerin Metafor ve Paradigma Olarak Yönetim Literatürüne Yansımaları

Mitolojik konular bireyde sıradışı düşünceyi ve farklı bakış açılarını ortaya çıkarır.  Zengin bir düşünce yelpazesi sunan efsaneler, geçmişte insanların hayatı anlamlandırmasında büyük rol oynamıştır. Sıradışı düşüncenin geliştirilebilir olduğunu düşünürsek farklı bakış açıları sunan mitolojik hikayelerden metaforlar ve paradigmalar yardımıyla örgüt içi yönetimde anlatılmak istenen konunun daha zengin bir yorumla işletme literatüründe ifade edilebilmesi olanağı sağlanır. Mitolojik hikayelere başlamadan önce Mit ve Mitoloji nedir?  Onları açıklayayım.

 “Mit” kelime olarak eski Yunanca “mythos”dan gelir. “Mythos” kelimesinin eski şekli, “muthos” efsane, söz, söylev, anlatı, söylenti, havadis, haber, karşılıklı konuşma, görüşme, öğüt, buyruk gibi anlamların yanı sıra; masal, fabl, yalan, uydurma vb. anlamlara da gelmektedir.


Bu kutsalları evrensel kurallar çerçevesinde inceleyen disiplinin ise Mitolojidir. Kökeni tarihten daha eski milletlerin sosyal, siyasi, dini tarihi olarak da nitelendirebileceğimiz mitler, esasında sosyal bilimlerin çekirdeği durumundadır.

Popüler mitolojiler Roma ve Yunan Medeniyetlerine aittir. Yunan mitleri; Yunanca konuşan toplumların MÖ 2100 yıllarında ilk olarak Balkanlardan Akdeniz’e göç etmeleri ile başlayan özgün bir kültürel karışım neticesinde var olmuştur.

Yunan halkları günümüze kadar gelebilen geçmişi en eski belgesi, MÖ 9. asırlarda yaşadığı öne sürülen Homeros’un İlyada ve Odysseia’sıdır.

Diğer bir popüler Mitlerin ait olduğu medeniyet Romalılara aittir. Yunan ve Roma mitolojileri arasında büyük bir benzerlik vardır. Romalılar Yunan topraklarını işgal etmeden önce, Yunan topraklarının birçoğuna Roma tanrılarının adını vermişlerdir.

Mitolojik Olaylar ve Örgütlere Kıssa’ dan Hisseler:

  • IKARUS Mitolojik Olayı

Bu hikâye M.Ö. 3000’lü yıllarda Girit Adası’nda kurulan Minos Uygarlığında geçmektedir.

  1. Hikaye dönemin ünlü mimar&heykeltıraşı olan Daidalos’un kendisiyle birlikte çalışan ve kendisi kadar yetenekli bir sanatçı olan yeğeni Talos’u, ölü bir yılanın dişlerinden esinlenerek icat ettiği testere buluşunu kıskanarak, onu Akropolis‟ten aşağı atıp öldürmesiyle başlar.
  2. Bunun üzerine mahkeme Daidalos’ u sürgüne göndermiştir ve Daidalos ise Girit’e kaçarak Kral Minos’un yanına sığınmış ve onun baş mimarı ve heykeltraşı olmuştur.
  3. Kral Minos daha sonra Baş mimarı Daidalos’u labirentin sırrını açığa çıkardığı için oğlu Ikarus’la birlikte labirente hapsetmiştir.
  4. Daidalos labirentten kurtulabilmek için çareler aramıştır ve kendisiyle oğluna balmumundan kanatlar yapmış ve bu kanatları omuzlarına yapıştırmıştır.
  5. Daidalos oğlu Ikarus’ a uçmadan önce çok alçaktan ve fazla yüksekten uçmamasını söylemiştir. Çok yüksekten uçarsa güneşin ışınlarına yakın gelmemesi gerektiğini öğretmiştir.
  6. Ancak Ikarus havalandıktan sonra Daidalos’un bu öğütlerini unutmuş, başarısından ötürü gurura kapılmış, hava sarhoşluğunun etkisiyle yükseldikçe daha çok yükselmiş, güneşe iyice yaklaşmış, gitgide tabiatı yenmek ve hürriyet coşkusuyla Helios’u küçümsemek suçunu da işlemiştir.
  7. Güneş tanrısı da onun balmumu ile yapıştırılan kanatlarını eritmiş, bunun üzerine kanatlarını kaybeden Ikarus tepetaklak olarak denize düşmüş ve boğulmuştur. Bugün Ege Denizi’nin Ikaria Denizi olarak bilinen kısmında, Ikaria isminde bir ada bulunur.
  8. İşletme literatüründe kullanılan bu paradoks; işletme ve yöneticilerinin belirli bir başarıya ulaştıktan sonra bu başarının kendilerine verdiği aşırı öz güven ile gelecekte de başarılı olacağı düşüncesi ile hareket etmesine ve sonrasında başarısız olmasına odaklanmaktadır.